49 yaşına gelen Miauczynski takıntılı hayatında birşeylerin yolunda gitmediğinin farkındadır. İçine hapsolduğu yalnızlık ve tekrarlamaktan usanmadığı alışkanlıkları hayatını bir kara mizaha çevirecektir. Kırklı yaşlarına geldiğinde hiçbir şey eski durumunda değildir onun için. Değişen rejimle birlikte eskiden sahip olduğu yaşam tarzı ve beklentiler yerini duyarsız insanlardan oluşan bir topluma, hiç sevmediği ve şizofrenik bir nefrete dönüşen bunalımlı ve özlem dolu günlere bırakmıştır kendini . Miauczynsk, biraz takıntılı bir tip olarak karşımıza çıksa da, aslında iyi niyetli, içi sevgiyle dolu bir insandır, ama onun için iyice anlamsızlaşan bu yozlaşmış hayat hiç de yaşamaya değer değildir artık. Miauczynsk’in , hem komşularıyla hem sokaktan insanlarla paylaştığı anlarda dramı ve komediyi bir arada görebileceğimiz bir film * Polonyalı yönetmen Marek Koterski günümüz toplumuna bencilliğine göndermeler yaparak izleyicisinden tam not almayı başarıyor.