Aydın, mecburi hizmetini tamamlayıp İstanbul’a tayin olmuş bir polis memurudur. Henüz yeni yerleştiği şehre alışmaya çalışırken, Beyoğlu’ndaki bir şekerci dükkanında çalışan Mehtap’a gönlünü kaptırıverir. Fakat ne yapsa onun dikkatini çekemez. Tıpkı, oyuncak trenler satarak yaşamaya çalışan eski hukuk öğrencisi Şevket’in, aynı şekerci dükkanında part‐time çalışan Dilek’in dikkatini çekemediği gibi..Dilek ise boğuştuğu bir belayla baş edemeyince, memleketine, Eskişehir’e döner. Fakat burada, babası Tevfik Öğretmen’in sebep olduğu öyle büyük bir aile buhranıyla karşılaşır ki, bir an önce ölmenin en iyisi olduğunu düşünmeye başlar. Tam bugünlerde Dilek’in karşısına, İstanbul’da tutunamayıp memleketine dönen Aydın çıkar ve kontrolsüz arzusunu Dilek’e yöneltir.