İspanyol ustanın bu göz kamaştırıcı ilk uzun metrajlı filmi, 1940’ta, İspanyol İç Savaşı’nın bitiminden hemen sonra, Kastilya Bölgesi’nin kırsalında geçiyor. Küçük Ana, köy sinemasında gösterilen James Whale’in Frankeştayn filminden hem çok etkilenmiş hem de kafası karışmıştır. Ana’nın çokbilmiş ablası İsabel, sinsice canavarın aslında ölmediğini, ruhunun yaşadığını ve gözlerini kaparsa Ana’nın onu çağırabileceğini söyler. Fazla diyalogdan kaçınan bu büyüleyici, kinayeli öykü masumiyet, yanılsamalar ve çocukluk anıları hakkında şiirsel bir seyirlik.