Cinnet, Alfred Hitchcock’un yıllar sonra sevgili kentine, yani Londra’ya dönüşünü simgeler. Bu dönüş ustaya ilham vermiş gibidir: Kentin son derece başarılı bir fon olarak kullanıldığı, herşeyiyle tipik İngiliz bir seri cinayetler öyküsü izleriz.
Film, aynı zamanda Hitchcock filmlerinde görülegelmiş en kanlı cinayet sahnelerinden bazılarını da içerir. Ve bu nedenle kimi eleştirmenlerden “zevksiz” damgasını yer. Sanki biraz da bunu dengelemek için, katilin peşindeki polis komiseriyle eşinin evlerindeki yemek tartışmaları, ustanın mutfak kültürüne olan büyük ilgisinin bir yansıması ve ayrıca başlıbaşına bir mizah unsurudur. Ve film star oyuncuya sahip değilse de tipik İngiliz, birinci sınıf bir takım oyunculuğu içerir.