Yalnız Jim, yaşadığı alanla sınırlı kalmamak, hayatına daha yüce bir anlam katmak amacıyla New York’a taşınmış Jim’in, bütün başarısızlıklarını sırtlayıp aile evine geri dönmesinin hikayesini anlatıyor.Korkunç bir melankolinin içine düşmüş olan Jim, kendi çaresizliğine teselli bulmak aadına döndüğü aile evinde daha da büyük problemlerle karşılaşıyor.İki çocuğu ile ailesinin yanında yaşamakta boşanmış ağabeyi Tim, yaşama sevincini yitirmiş bir hayalet gibi ortalıkta dolaşıyor.Bütün gün koltuğunda oturup,çevresinde olan bitenlerle uzktan yakından ilişki kurmayan umursamaz babası ve sinir bozucu derecede iyimser, anlayışsız annesi ile aynı evi paylaşmak zorunda kalan Jim’in depresyonu daha da derinleşiyor.Tam bu sırada karşısına çıkan bekar anne Anika ve küçük oğlu Ben,Jim’in kendi hayatını sorgulamasına ve öncelikleri hakkında kafa yormasına yol açıyor.Kendi tanımıyla “kronik bir umutsuz” olan Jim, zorunluluklarının farkına vararak hayatına yepyeni bir yön verme çabası içine giriyor.